20 Kasım 2013 Çarşamba

Bin Muhteşem Güneş

Hayata küsmeme çok az kaldı.

En son okuduğum kitap (burada) ve gezdiğim sergi (o da şurada) zaten ruh halimi ziyadesiyle etkilemişti. Bir de üstüne son okuduğum kitap tuz biber ekti.

Bahsettiğim Khaled Hosseini, Türkçesi Halit Hüseyni'nin Bin Muhteşem Güneş kitabı. Hikaye farklı geçmişleri olan iki Afgan kadını, Meryem ve Leyla'yı anlatıyor. İki kadının kaderleri talihsiz olaylar sonucunda birleşiyor, içinde bulundukları koşullar aralarında çok özel ve güçlü bir bağ kurulmasını sağlıyor.

Hikaye 1964 yılında başlıyor ve 2003 yılına kadar Afganistan'da olan biteni de Meryem ve Leyla'nın hayatları aracılığıyla arka planda anlatıyor. Maalesef anlatılan mutlu bir hikaye değil, tüm bu yıllarda Afganistan'ın başına gelenler malum.

Bir arkadaşımla kitap hakkında konuşurken yazar hakkında çok acıklı yazıyor diye yorum yapmıştık. Sonradan düşündüm, acıklı olan yazarın yazma şekli değil, yaşananlar. Elbette Hüseyni' nin kalemi etkileyici, tasvirleri, karakterleri çok güçlü ancak yazılanların tamamen hayal ürünü olmadığını bilmek insanı daha da derinden etkiliyor. Tüm kitap boyunca, adeta okuduğum her satırda şükür üstüne şükürler ettim.

İşgaller, iç savaşlar, politik oyunlar, tüm yaşananlar tüm Afgan halkını acılara gömmüş olsa da kadınların her zamanki gibi sırf kadın oldukları için daha da fazlasına maruz kaldığını görmek bir kadın olarak daha da üzdü beni. Bir faydası olur mu bilmem ama, erkek kısmından umudum yok da bugün sahip olduğumuz haklara burun kıvıran, tüm bunları borçlu olduğumuz Atatürk'e dil uzatan, şeriat isteyen bütün kadınlara bu kitap zor kullanarak, gerekirse şiddet kullanarak okutulmalı. Belki gözleri bir nebze olsun açılır.

Çok karamsar yazdım, ancak kitap severlerin bu kitabı okumasını tavsiye ederim. Çok kolay okunuyor, etkileyici, arka planda Afganistan'ın yakın tarihi hakkında bilgi veriyor.

Bir de kadı kızıyım ya, illa her şeyde bir kusur bulacağım, yazmasam olmaz. Kitabın sonunda 11 Eylül sonrası Amerika'nın işgalinden sonraki Afganistan ile ilgili bu kadar pembe bir tablo çizilmiş olması beni rahatsız etti. Tamam yazarımız Amerikan vatandaşı ama bu kadar da Amerikancı olmayaymış keşke dedim içimden.

Son olarak da teknik bir detaya değineyim. Mümkün oldukça kitaplarımı cep boy baskısı olarak almayı tercih ediyorum. Hem fiyatı daha makul oluyor, hem de çantada daha kolay taşınıyor. Tabii, yeni çıkan kitaplarda cep boy baskısı hemen olmuyor ancak bir süre geçtikten sonra bulunabiliyor. İlgilenenlere bu konuda da tavsiyemi ileteyim.

İyi okumalar.




3 yorum:

  1. Merhabalar. Öncelikle OMA blogumu takip etmeye başlamışsınız teşekkür ederim. Nereden nasıl bloguma denk geldiğinizi söylerseniz çok sevinirim. Amacım kalıcı sürekli izleyici yaratmak olduğu için blogu nereden bulduğunuzu bilebilirsem mutlu olacağım. Bu arada cep kitap konusunda aynı düşüncedeyim. Taşıması daha rahat ve daha uygun fiyatlı..

    ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar. Eşimle oryantiringe merak sardık, ama hiç bilgimiz yok. Özellikle teknik konularda. İnternette ayakkabı seçimi hakkında araştırma yaparken denk geldim blogunuza. İyi ki de bulmuşum, bu sayede geocaching'i de ilk defa duymuş olduk. Söylemeden geçemeyeceğim, çok ilgimizi çekti, hemen geocaching.com sitesine üye oldum, becerebilirsek şayet oyuna katılmayı planlıyoruz, bu da demek oluyor ki blog'unuzu sık sık ziyaret edeceğim :)

      Sil
    2. süper mutlu oldum.
      bizim etkinliklerimiz oluyor geocaching toplulugu olarak

      mesela 11 aralık 2013 de Kadıkoy Istanbul'da bir etkinliğimiz var. Eğer gelebilirseniz çok seviniriz. Hem tanışmış hem de geocaching hakkında tüm sorularınıza cevap bulabilirsiniz ;)
      görüşmek üzere. Ayrıca blogun işe yaraması ve takip edilmesi cok mutlu ediyor beni.. teşekkürler tekrardan

      Sil