4 Kasım 2013 Pazartesi

Bir sergi izlenimleri

Neredeyse bir haftadır tık yoktu, zaten son yazıda da sadece bir ses vermiştim. Hastalık, misafir, günlük koşturmaca falan derken oturup da iki satır bir şey yazamadım.

Özür dilerim.

Özrün hemen ardından hafta sonu gezdiğim bir sergiden bahsetmek istiyorum: Bir Daha Asla! Geçmişle Yüzleşme ve Özür. (hehehehe konuyu da böyle bağlarım işte)

Kitabın kapağındaki Federal Almanya Başbakanı Willy Brandt, 1970 yılında Polonya ziyareti sırasında


Sergi haberini gazetenin hafta sonu ekinde görmüştüm 2 hafta kadar önce ve gitmek istiyordum, nihayet pazar günü fırsat bulabildim. Aslında hiç de geyik yapılacak bir konu değil. Çok ağırdı, sergiden çıktığımda korkunç bir baş ağrısı, bozuk bir psikoloji içerisindeydim.

Tanıtım kitabından alıntılayarak aktarıyorum"...sekiz vakaya yakından bakarak geçmişte yaşanan hak ihlalleri, katliamlar, soykırım ve insanlık suçlarıyla devletlerin nasıl hesaplaştıkları, hangi süreçlerden geçtikleri, nasıl özür diledikleri ve dilenen özrün anlamı üzerine düşünmeye çalışıyor"

Bahsedilen sekiz vaka ise:
  • Almanya'nın Yahudi soykırımı
  • Jivkov döneminde Bulgar Türklerine yönelik asimilasyon politikaları
  • Avusturalya'da ailelerinden zorla alınarak "Çalınmış Kuşaklar" olarak adlandırılan Aborjin ve Torres Boğazı Adaları halkının çocukları
  • Pearl Harbor saldırısı sonrasında Japon kökenli Amerikan vatandaşlarının toplama kamplarına gönderilmesi
  • İngiltere'nin İrlanda'da sivillerin ölmesiyle sonuçlanan "Kanlı Pazar"ı
  • Şili'de Pinochet döneminde yaşanan işkenceler, kayıplar, ölümler
  • Srebrenista katliamı
  • Cezayir Savaşı sırasında Fransa'nın insanlık dışı uygulamaları
Tüm bu vakalar fotoğraflar ve mümkün olanlarda video görüntüleriyle aktarılmış. Özellikle Srebrenista katliamı standında dönen Akrepler'in kasetini izlemeye ise yürek dayanmıyor.

Elbette bu sergi ziyaretçilerin gününü karartmak için düzenlenmemiş. Yine kitaptan alıntı "...1915 tartışması, 6-7 Eylül olayları, 12 Eylül'ün insanlık dışı uygulamaları, şu günlerde çok yoğun tartıştığımız Barış Süreci'ne giden yolda yaşanan hatalar titizlikle irdelenmesi ve devlet tarafından uzlaştırıcı adımlar atılması gereken konulardır."

Yukarıda bahsedilen konularda ortaya sağlam argümanlar koyacak kadar bilgi birikimim yok. Öte yandan kişisel olarak işkenceyi tasvip etmem asla mümkün değil. Ancak Türkiye için verilen örneklerin bu 8 vakayla birebir örtüşen ve hatta benzeşen konular olduğunu düşünmüyorum. 12 Eylül dönemi hariç.

Ben böyle düşünüyorsam benim gibi düşünen başkaları da vardır muhakkak. Toplumsal mutabakat sağlanmadan atılacak herhangi bir adım ise, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, istenen sonuçları sağlamayacaktır.

Özellikle Barış Süreci, toplumun bir kesiminin vicdanını bu denli yaralarken herhangi bir özür girişiminin toplumsal barışı sağlayacağını düşünmek en kibar ifadeyle saflık olur sanırım.

Yine ahkam kesmeye başladım. Üstelik çok hassas ve benim için fazlasıyla ciddi konularda. Beni aşar. Daha fazla uzatmadan kaçarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder