14 Temmuz 2013 Pazar

Merhaba

Bazen aklıma gerçekten çok parlak fikirler gelebiliyor. Bu fikirlerden benden başka kimsenin haberdar olmamasının büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle parlak fikirlerimi bu mecradan - ilgilenen birileri bulabilirsem - paylaşmaya karar verdim.

Aklıma gelen bu parlak fikirleri kimliğimi açık ederek paylaşacak kadar medeni cesarete -henüz- sahip olamadığım için bir rumuz altında yayınlayarak kendimi daha rahat hissedeceğime karar verdim. Bu nedenle kendimden desindes adıyla bahsetmeyi uygun buldum.

Olur da eşinden dostundan aldığı tavsiye üzerine ya da bir tesadüf eseri bu sayfaya gelip okuyan birileri varsa sizlere desindes hakkında biraz bilgi vermek isterim.

Kendimi genelde şöyle tanımlarım: ne istediğini bilen, eğlenmeyi seven, şehirli, kariyer sahibi bir kadın.

Gerçekten de çoğunlukla ne istediğimi bilirim, maalesef en iyi ben bilirim, herhangi birinin bana bir şey dikte ettirmeye çalışmasına asla tahammüle edemem ve istediğim zaman (bazen de üzülerek istemediğim zamanlarda) bu özelliğimi çok açık bir şekilde ortaya koyarım.

Eğlenmeyi çok çok severim. Sevmeyen yoktur herhalde. Nasıl eğlenirim? Bir kere şarkı söylemeyi çok severim, ama benim şarkı söylememi benden başka seven yok maalesef. Annem, babam, kardeşim, ananem, eşim ve en yakın arkadaşlarım defalarca benim şarkı söylememin benden başka kimse için eğlenceli olmadığını açık bir şekilde ifade etmiştir. Olsun ben yine de severim. Hatta en büyük hayalim bir konser vermek. Ama öyle ufak bir mekanda, eşe dosta bir iki şarkı mırıldanmak falan değil, bildiğin stadyum konseri vermek istiyorum.

Şarkı söylemekten başka dans etmeyi de çok severim. Gagnam dansı ve kolbastıyı hala beceremiyorum, roman havasına biraz daha çalışmam lazım ama en büyük hayali stadyum konseri vermek olan birisini bu ufak teknik detayların durduramayacağını tahmin edersiniz. Yani kapı gıcırtsı duysam kalkıp eşlik ederim. 

Kendimi tanıtırken şehirli demiştim. İstanbul'da yaşıyorum. Tamam İstanbul'un trafiği herkesi olduğu gibi beni de bunaltıyor ama hiç bir zaman gidip bir sahil kasabasında çiçek böcek yetiştirirken hayal edemiyorum kendimi. Öyle köy hayatı, doğal yaşam, horoz sesiyle uyanmak gibi hayallerim yoktur. Belki ilerleyen zamanda olur, şimdilik böyle.

Son olarak da kariyer sahibi kısmına geldik. Öyle çok matah bir kariyerden bahsetmiyorum ama 15 seneye yaklaştım. Maalesef işim insanlık için faydalı şeyler yapamamı sağlayacak bir iş değil. Hatta sevdiğim bir arkadaşımın dilinden ifade edecek olsam durum şudur: kıyamet kopacak olsa kurtarılacak insanlar değiliz. Yaptığımız işin hiç bir katma değeri yok. Dünyaya bir göktaşı çarpıp yaşam sona erecek olsa, gelecekte yeni bir hayat kurmak için hiç kimse doktor, ziraatçi, mühendis, inşaat ustası, fırıncı, tarım işçisi gibi insanların birincil ihtiyaçlarını karşılayacak meslek mensupları yerine bizi kurtarmaz. Napalım, ben de dünyaya bir göktaşı çarpmaması ve kapitalist düzenin sürmesi için dua ediyorum her akşam yatmadan önce. Ekmek parası neticede.

Şu ana kadar henüz herhangi bir parlak fikir paylaşmadığımın farkındayım, ilk yazı tanışma maksadı taşıyordu. Şimdilik burada noktalıyorum, bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

2 yorum:

  1. .selam,parlak ve yeni fikirler bulma umuduyla girdiğim bloğunuzda parlak fikirler adına hüsran yaşadım diyebilirim,fakat espirili anlatımınızdan dolayı okurken sıkılmadım.iyi bir blog yazarı olma fikri için avantaj olabilir.ama takip edilen bir blog yazarı için seçtiğin konular daha dikkat çekici olmalı bence.sadece bir fikir.
    saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Goruslerinizi ilettiginiz icin cok tesekkur ederkm. Soylediklerinize buyuk oranda katiliyorum. Ben de fark ettim bu durumu. Hatta yazmistjm da. Cikis noktami uygulayamadim maalesf. O kadar da yaratici degilmisim. Blog adini degistirmeyi dusundum. Nasil yapacagimi bilemedim, usendim vs boyle kaldi. Yine de okumaya devam ederseniz cok sevinirim. Selamlar

      Sil